Yılbaşı Ağacının Kökü Orta Asya’da”
Sinan Öztaş yazıyor…
Her yıl Aralık ayının son haftası yaklaşırken ülkenin gündemi garip bir şekilde tekrar tekrar aynı yere takılıyor:
“Yılbaşı kutlamak caiz midir?”,
“Ağaç süslemek gavur işi midir?”,
“Bizde böyle bir gelenek yok muydu?”
Hadi gelin biraz hafızayı tazeleyelim; çünkü mesele aslında sandığımızdan çok daha bizden, çok daha Türk.
Orta Asya’da Çam Ağacı Neden Kutsaldı?
Türklerin eski inançlarında ağaç, hayatın, doğumun ve bereketin sembolüydü. Özellikle “Akçam” denen çam ağacı… Kökleri yer altına, dalları gökyüzüne uzanan bu ağaç; üç âlemi birleştiren kutsal bir köprü gibi görülürdü.
Şamanlar yılın son gecesinde –yani gecelerin en uzun, gündüzlerin en kısa olduğu dönemde– çamları süsler, dilekler diler, kötü ruhları kovmak için ateş yakardı.
Bugün biz buna “kış dönümü” diyoruz. Onlar “Nardugan” diyordu: Güneşin yeniden doğuş bayramı.
Dikkatini çekeyim: Tarih milattan önce. Coğrafya Orta Asya. Bizimkiler taaa daha İslamiyet’e gelmeden…
Peki Nardugan’da Neler Yapılırdı?
Bugün yılbaşı gecesi yapılan birçok şey, şaşıracaksın ama birebir aynı:
• Çam ağacı süslemek
• Ağırlıkla yeşil, kırmızı, altın renklerinin kullanılması
• Yeni yıl için dilek tutulması
• Aile sofralarının kurulması
• Hediyelerin verilmesi
• Kötü enerjiyi geride bırakma ritüelleri
Yani mesele Noel değil, Hristiyanlık değil… Bu tamamen Türk kültürünün kış bayramı geleneği.
“Yılbaşı Kutlamak Gavur İşi” Algısı Nereden Çıktı?
Toplumda her yeni şey, bazen eski bilginin unutulmasıyla birlikte “dışarıdan gelme” damgası yer.
Oysa işin komiği şu ki; Noel ağacı Avrupa’da yaygınlaşmadan yüzlerce yıl önce, bozkırdaki Türkler çam ağacının etrafında toplanıyordu.
Bugün IKEA’dan alınan çamı LED ışıklarla süsleyen aile de, 2000 yıl önce Altay Dağları’nın eteklerinde ağacına bağladığı bez parçalarıyla dilek dileyen Türk de aynı şeyi yapıyor:
Yeni yılın bereketini çağırıyor.
Kutlamanın Dini Bir Sakıncası Var mı?
Hayır. Çünkü:
1. Bu kutlamanın kökü yabancı bir inanç değil, Türk geleneğidir.
2. İbadet içermez; kültürel bir ritüeldir.
3. Aileyi bir araya getirir, birliktelik yaratır.
Kimse yılbaşı sofrasında ayin yapmıyor; en fazla nar kırıyor, tombala oynuyor, televizyonda eğlence programı izliyor.
Sonuç: Bizim Olanı Unutmayalım
Bir milletin en büyük kaybı kültür hafızasını yitirmesidir.
Bizim “gavur işi” sandığımız pek çok ritüel, aslında bizim dedelerimizin bozkırda rüzgârla dans eden çam ağaçlarına astığı umutlarla aynı kökten besleniyor.
Yılbaşı kutlamak, çam süslemek, dilek dilemek…
Hiçbirine şaşırmayın.
Hepsi Orta Asya’nın dondurucu gecelerinde, bir çam ağacının altında üşüyen ama umut eden Türklerin mirasıdır.
Kısacası:
Kutlamakta sakınca yok. Unutmakta var.
Yorum Ekle
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.