Sessiz Çığlıklar: Ekonomik Krizle Yüzleşen Erkekler

Krizin En Sessiz Yüzü: Erkekler

400 0

Sinan Öztaş

Sinan Öztaş

Sessiz Çığlıklar: Ekonomik Krizle Yüzleşen Erkeklerin Görünmeyen Yalnızlığı

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde geçtiğimiz günlerde yaşanan trajedi, Türkiye’de derinleşen bir yaraya ışık tuttu. İş insanı İlhan Arık, özel aracını köprünün kenarına çekip arkasında bir veda mektubu bırakarak kendini Boğaz’ın serin ama karanlık sularına bıraktı. Geride kalan kelimeler ise yürek burktu: “Artık toparlayamıyorum… Hakkınızı helal edin.”



İlhan Arık’ın intiharı bir bireyin hikâyesinden öte, aslında bir toplumun bastırdığı travmaların yankısıydı.








Krizin En Sessiz Yüzü: Erkekler





Ekonomik kriz yalnızca rakamları sarsmaz. Enflasyon oranları, faiz verileri ve döviz kurları kadar görünmeyen ama daha derin bir etki daha vardır: İnsan ruhu. Özellikle de “güçlü olmak zorunda” bırakılmış erkeklerin ruhu…

Toplum, erkeği hâlâ evin direği olarak görürken, onun duygusal çöküşünü fark etmeye yanaşmıyor. İşsizlik, borçlar, geçim derdi; bir erkeğin sessizce içine gömdüğü ağırlıklara dönüşüyor.

TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılında yaşamına son veren 4.460 kişinin 3.499’u erkekti. Bunlardan yüzlercesinin intihar sebebi olarak “geçim sıkıntısı” belirtildi. Bu sadece buzdağının görünen yüzü.

“Yeniden Başlamaktan Yoruldum”

İlhan Arık’ın mektubunda geçen bu cümle, aslında bir neslin ortak yorgunluğunu özetliyor.

Birçok erkek, her kriz döneminde sıfırdan başlamak zorunda kaldı. Kimi iş yerini kaybetti, kimi evini, kimi ise çocuklarının gözündeki güveni… Çoğu kez ne bir omuz buldu ne de bir ses… Çünkü erkeklerin ağlaması hâlâ ayıp, yardım istemesi hâlâ zayıflık sayılıyor.

Oysa travmanın cinsiyeti yoktur. Ama ne yazık ki destek mekanizmaları erkekleri çoğu zaman dışarda bırakır.

Yalnızlığın Son Durağı: Sessiz İsyan

Bu ülkede artık “birikmiş borçları nedeniyle intihar eden baba”, “kapatılan dükkânının önünde cansız bedeni bulunan esnaf”, “çocuklarına süt alamadığı için hayatına son veren işçi” haberleri sıradanlaştı. Ne devletin sosyal güvenlik ağları yeterli, ne de toplumun empati eşiği.

Erkekler ekonomik krizin en görünmeyen ama en çok yara alan tarafı oldu.

Onları susturan şey çoğu zaman “gurur” değil, “duyulmayacaklarını bilmeleri” oldu.

Ne Yapmalı?

Artık bu toplumsal körlüğe son verme zamanı geldi.

Şu adımlar kaçınılmaz:


Erkeklere özel psikolojik destek hatları oluşturulmalı.
Geçim sıkıntısı yaşayan bireyler için utandırmayan, erişilebilir sosyal yardım mekanizmaları kurulmalı.
Medya, “güçlü erkek” mitini değil, gerçek erkek deneyimlerini görünür kılmalı.
Toplum, erkeklerin de duygusal destek almasını olağan kabul etmeli.

Son Söz Yerine

İlhan Arık artık yok. Ama onun mektubundaki cümleler hâlâ toplumun duvarlarına çarpıyor:

“Ben elimden geleni yaptım ama artık gücüm yok.”

Bu sadece bir veda değil; hepimize yazılmış bir çağrı.

İnsanları bu noktaya getiren yapıyı konuşmadığımız sürece, bir sonraki “sessiz çığlık” çok uzakta değil.

Sinan Öztaş

Yorum Ekle
İsim
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.