İmarın Gölgesine Saklanan Yalanın Anatomisi

“İmarın Gölgesine Saklanan Yalanın Anatomisi”
Bazı insanlar vardır…
Yalan onlar için bir alışkanlık değil, bir yaşam biçimidir.
Nereye adım atsalar arkalarında şaibe, şüphe ve manipülasyon bırakırlar.
Bu kişi de tam olarak böyle biri.
Yönetimdeyken de, günlük hayatında da en çok imar ve siyaset konularında yalan üretir. Çünkü en büyük oyunlarını hep bu alanlarda kurmuştur.
Halk arasında dilden dile dolaşan bir rivayet var:
“X siyasetçi imar izinleri için %10 istiyor” diye toplumda yaydığı bir söylenti…
Ardından kapalı kapılar ardında toplantılar yapıp insanlardan para toplama girişimleri…
Sanki imar izni, bir siyasetçinin cebine komisyon girerse çözülecekmiş gibi bir düzen kurmaya kalkıyor.
Ama gerçek bambaşka.
X siyasetçi bu sözleri duyduğu anda ne yapıyor?
Tek tek insanlara ulaşıyor.
“Benim adımı kim kullandı?” diye soruyor.
“%10 isteyen kim?” diye hesap soruyor.
Ve böylece ortada dönen tüm oyunun bir kişinin yalanı olduğu ortaya çıkıyor.
Ne zaman köşeye sıkışsa suçunu başkalarına atmaya çalışır.
Yalan ortaya çıkınca da hemen konuyu başkasına yıkar, kendini temize çıkarmaya uğraşır.
Ama yalanların izi her zaman sahibine döner.
Bu kişinin yaptığı en büyük yanlış şudur:
Siyasetçinin adını kendi şahsi rantına araç etmek.
İmarı bir tehdit mekanizmasına dönüştürmek.
Milleti korkutup “yoksa işiniz çıkmaz” diyerek menfaat devşirmeye çalışmak.
Bu, sıradan bir yalan değildir.
Bu, organize bir manipülasyon ve karakter açığıdır.
Şunu bilmezler:
İmar yalanı uzun yaşayamaz.
Siyasetin kapısında ilk soruda çöker.
Bir telefonla, bir doğrulamayla gerçek ortaya çıkar.
Ve bugün herkesin bildiği bir gerçek var:
Bu kişinin “imar üzerinden kurduğu düzen”, kendi yalanlarının altında kaldı.
Bir söz vardır:
“Yalanla atılan temel, gerçek ortaya çıkınca çöker.”
Bugün X siyasetçinin adını kullanarak insanlardan para toplamaya çalışan,
Yarın aynı yalanı başka birinin üzerinden kurmaya kalkar.
Ama sonunda hep aynı akıbet bekler:
Gerçek gelir, yalanı gömer.
Ve o gömüldüğü yerden kimse yükselmez.